Yaşam

Lozan Konferansı Sırasında Atatürk ile İnönü Arasındaki Dostluk, Vefa ve Özlem Mektupları

Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız bir ülke olarak tüm dünyada tanınmasını sağlayan Lozan Antlaşması’nın üzerinden tam 100 yıl geçti. Lozan müzakerelerinde Türk heyetine başkanlık eden Dışişleri Bakanı İsmet İnönü, müzakerelerin en zorlu günlerinde çareyi Atatürk’e mektuplar yazarak bulmuş; Atatürk bu mektuplara aynı samimiyetle cevap verdi.

Bir milletin kurtuluşu için omuz omuza çalışan iki askerin barış için savaşırken birbirlerine sarılmalarını simgeleyen bu özel mektupları sizler için derledik.

Milli Mücadele’nin silahlı aşamasının başarıyla sonuçlanmasının ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi, barış görüşmeleri için İsviçre’nin Lozan kentine davet edildi.

Mustafa Kemal Paşa, Barış Görüşmelerinde Türkiye Büyük Millet Meclisini İsmet Paşa’nın temsil etmesini istedi. O topraklar için savaşan bir asker, kanla kazanılan toprakları savunması gerektiğini en iyi bilir. Bunun üzerine İsmet Paşa Hariciye Nazırı olarak tayin edildi ve Türk delegelerinin reisi olarak Lozan’a hareket etti.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yanı sıra Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya, Japon İmparatorluğu ve Yunanistan Krallığı da müzakerelere katılmak üzere Lozan’a gelen heyetlerin arasında yer aldı.

Lozan müzakerelerinin ilk oturumu 20 Kasım 1922’de başladı. Bu başlangıç, aylarca sürecek meşakkatli, yorucu ve sancılı diplomatik savaşın ilk kıvılcımını ateşledi.

Görüşmeler iyi gitmiyordu. İtilaf devletleri sahada alamadıkları sonucu masada almak için İsmet Paşa’ya baskı yapıyorlardı. Türk heyeti ise takım elbiseleriyle Lozan’a geldi ama keplerini çıkarmadılar. Sahadaki galibiyetlerini masada kaybetmeye hiç niyetleri yoktu. Bu nedenle son derece zorlu müzakereler yapılmaya başlandı.

Lozan’daki ABD gözlemcisi Büyükelçi Joseph Grew, İsmet Paşa’nın yabancı delegeler nezdindeki durumunu şu sözlerle özetledi:

‘İsmet Paşa’yı terletiyorlardı. Gözlerinin altında derin halkalar belirdi. Onun saçları düz. Bütün gücü gitmişti. Tüm saldırılara rağmen direnmeye ve direnmeye devam etti. Ancak geldiği günden 10 yaş büyük görünüyordu.’

Müttefikler, Anadolu’da yeni kurulan devlet üzerinde ekonomik haklara sahip olmak istediler. Bu yüzden İsmet Paşa’ya baskı yaptılar. Paşa ise bu hakları verirse bütün savaşlarının boşa çıkacağını düşündü.

İngiltere’nin deneyimli Dışişleri Bakanı Lord Curzon, İsmet Paşa’nın sarsılmaz direnişi karşısında kendini köşeye sıkıştırdı ve şöyle dedi:

İsmet, bana her şeyden çok eski bir müzik kutusunu hatırlatıyorsun. Biz bıkana kadar hep bire bir şarkı çalıyorsun. Egemenlik, egemenlik, egemenlik… Şimdi size sunduğumuz tüm teklifleri geri çeviriyorsunuz. Yarın mahvolmuş bir ülkeyi restore etmek için bize geleceksin. O zaman tek tek reddettiğin bütün teklifleri cebimden çıkarıp senin önüne koyacağım.’

Curzon’u dikkatle dinleyen İsmet Paşa, ‘Bir daha yanına gelirsem ne dersen onu yapacaksın’ dedi.

İlk tıbbi konsültasyonlar başarısız oldu. İnönü, Lozan’dan ayrılmadan önce İsviçreli gazetecilere şu açıklamayı yaptı: “Bizi esir almak istediler, kabul etmedik.”

Birinci tur müzakerelerin en sancılı günlerinde İsmet Paşa, Atatürk’e şu mektubu yazmıştı:

‘Sevgili kahramanım, şefim ve kardeşim, hasretimin boyutunu anlatamam. Güzel paşam, şu an içimde ne kadar hasret ve hüzün var bilemezsiniz. Sonuçtan memnun kalacak mısınız güzel şefim, aziz komutanım?’

Atatürk’ün tepkisi de aynı derecede duygusaldı.

“Mektubunu büyük bir heyecanla okudum. Kalbimdeki yankıları duyduğumda ne kadar mutlu oluyorum. Parlak bir başarı ile onurlu dönüşünüzde teselli bulacağım.’

Lozan’da ikinci tür müzakereler Nisan 1923’te başladı. İsmet Paşa, Lozan’a giderken bu kez eşi Mevhibe Hanım’ı da yanına aldı.

İkinci tur müzakereler de üç ay sürdü ve oldukça zorlu geçti. Ancak sonunda 143 madde üzerinde uzlaşmaya varıldı. Herkes için galibiyetler ve mağlubiyetler oldu ama en önemli konu olan Kapitülasyonlar kaldırıldı. Buna rağmen Ankara’dan beklenen onay bir türlü gelmedi.

İsmet Paşa mektubu son umut olarak yeniden kucakladı. Atatürk’e mektup yazdı.

Günler geçti, Ankara’dan onay çıkmadı, İsmet Paşa yabancı heyetler karşısında zor durumda kaldı. Sonunda beklediği cevap Atatürk’ten geldi.

‘Kimsede bir tereddüt ve şüphe yoktur. Başarılarını kutlamak için imzaların atılmasını bekliyoruz aziz kardeşim.’

Derin bir nefes alıp üzerinden büyük bir yükü kaldıran İsmet Paşa’nın cevabı şöyle oldu:

‘Her zor anda bir şövalye gibi büyüyorsun. Günlerce çektiğim acıyı düşün. Sana bağlılığım daha da arttı.’

Atatürk ile İnönü’nün Lozan münasebetiyle yazışmaları bunlarla da sınırlı değil. Yıllar sonra iki eski dost, birbirlerine darılınca yeniden Lozan üzerinden haberleşirler.

Temmuz 1938’de Atatürk’ün hastalığı ilerliyordu. İki eski dost birbirlerini göremediler. Atatürk, İnönü’yü görevden aldı ve 1937’de yerine Celal Bayar’ı atadı; İnönü de bu olaydan sonra köşesine çekildi.

24 Temmuz 1938’de Lozan’ın yıldönümünde Atatürk, İnönü’yü arayıp hastalığına rağmen tebrik etti.

İnönü, bu vefakâr davranışa karşı aşağıdaki dokunaklı mektubu yazdı.

Mektubuna “Yüce Sevgili Atatürk” hitabıyla başlayan İnönü, ardından gözyaşları içinde yazdığı cümleleri şu şekilde sıraladı…

‘Lozan Günü münasebetiyle iltifatlarınızı dile getirme lütfunda bulundunuz. Kendi acılarını unutarak bana yeniden sağlık ve mutluluk verdin. Lütfen minnet ve şükranlarımı kabul edin. Velinimet Atatürk, eminim ki bu hastalıklı günleri de geçeceğiz. Neşeniz ve faziletiniz ile daha uzun yıllar devleti yöneteceksiniz. Dayanılmaz bir özlemle ellerini öpüyorum, velinimetim.’

Bu mektup, iki arkadaşın son temasıydı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu